19 Kasım 2012 Pazartesi

Egem İzmirim Bergamam

İzmirimin her ilçesi ayrı güzel... Yaşayan zaten bilir de, gezen gören de ayrı bilir. Bir İzmir Karşıyakalı olarak Ege yemeklerini annemden öğrendiğimi sanırken, eş durumundan Bergamalı da sayılıp Bergama yemeklerini keşfettim. Öncelikle tarihi güzellikleriyle, farklı ülkelerden gelen turistlerin ilgiyle gezdiği bazilikalardan, dört medeniyet görmüş kalesine, ilk hastaneden, anfi tiyatrosuna, sanat eseri evlerine kadar gezilip görülesi bir yermiş Bergama... Bir de içten insanları...
  
Merkeze yakın köylerinden gelen sebze meyveler... Kozak yaylası...
Ve ÇIĞIRTMA! Duymamış olanlar gülümseyebilir ama lezzetini bir tatsalar, bir daha patlıcan kızartmasını listebaşı yaparlar. İlerleyen günlerde bir de çığırtma tarifi paylaşmak lazım gelir. (İnşallah diyelim)
Sizinle paylaştığım güz şeftalilerini de
Bergama köylü pazarından almıştım. Hani reçelini yaptığım. Ama son gidişimdeki muhteşem acı biberlerin tadını, Adanalı sevgili arkadaşım anlata anlata bitiremiyor...

Bizim ailecek en zevk aldığımız şey, nüfus kütüğümün de yazılı olduğu AYASKÖY' e yaptığımız ziyaretler...

Halamız, yengemiz, amcalar, yeğenler ve artık minik kızım da tarla bahçe zevkine dahil oldu. Hatta durumu şaşırıp traktör tepesine bile kondu.
 
Tarla, bahçe deyince her iş imece olur. Yani ortak yapılır. Bir elin nesi var iki elin sesi var. Hala, yenge, üç kişinin altı eliyle bir koruk sıkışı var ki görülmeye değer...

Yurdumun insanı öyle candan ki... Yemez yedirir, içmez içirir.
Biz börülce salatasını körpeciklerinden değil biraz çatala gelsin diye tanelilerinden yapmayı tercih ederiz. Bunun lezzet farkı çoktur. Çünkü ekşi olarak limon konmaz, ellerimizle sıktığımız koruk ekşisiyle yapılır. Şifadır şifa. Azıcık yüzünü ekşiterek yenen lezzet budur işte. Doymazsın.
Her köye gidişimizde taze yapılmış köy ekmeği koyar akrabalarımız. Ama ben bu ekmeğin sadece buraya has olduğunu çok sonraları öğrendim. Karanfilli damlasakızlı Bergama ekmeği.


Bizim sofralarımız kurallı kaideli değil, doymalıktır. Benim en zevk aldığım şeyse ellerimle topladığım pembe yerli domates ve "ne bulursam" ile yaptığım salatadır. Koruklu.. 

İşte soframız. Zeytinyağlı yaprak sarma ve dolma, börülce salatası, çığırtma, taze fasulye, bibeli köfte, salkım üzüm,karpuz, kavun, acı biber ve damlasakızlı karanfilli ekmek...

Yemek yeme süresi, en fazla on dakika. Kapanın elinde kalır. Ev sahipleri gülümseyerek konukları izler. Nasılsa bahçe onların, koparır koparır yaparlar değil mi? Yook, anca beraber, kanca beraber. Bereket sofrayı herkesle paylaşmakla artar. 

Şu köy ocağımızda isli çay içmek, taze süt darı közlemek... 
Siz de misafirimiz olmak istemez misiniz?

2 yorum:

  1. Merhaba Işıl hanım.

    Siz Ayazkent'ten misiniz?

    Hurşit ağbi ve yanınızda ki bayan ablalarımdan anladığım kadarı ile Şahin'ler den siniz sanırım.

    Yöremizin lezzetlerini çok güzel anlatmışsınız. Tebrik ederim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. şu teknolojinin gözünü seveyim. Artık ne mesafeler ne saatler engel insanların iletisimine... Ben şahin ailesinin son geliniyim. Yani sonradan Bergamalı oldum.ama hem insanına hep toprağına hem de lezzetlerine hayran oldum.
      Yazma zahmetine değer bulduğunuz icin teşekkür ederim...

      Sil